Amerikalı Misyoner Karen’in Hidayet Öyküsü
Kuran’la Hidayet Buldum serisinin bu haftaki bölümünde, Amerikalı misyoner Karen Danielson etkileyici hidayet öyküsünü anlatıyor.
Belgesel hakkında: Fahd al Kandari’nin 2014 yılında başlayıp seri olarak sunumunu yaptığı Kuran’la Hidayet Buldum serisi tanınmış bir çok kişinin hidayet öykülerini konu ediniyor. Seride daha önce gayrimüslim olan insanlar, Kuran ile nasıl tanıştıklarını ve bu tanışma sonrasında İslam’ı nasıl seçtiklerini bizlere anlatıyor
Karen’in Kuran ile hidayet buluşundan bir kesit:
Annem beni bir Katolik olarak yetiştirdi. Babam ise ateistti, hiçbir dine inanmıyordu. Ve ben bir gün, hayatımın tam anlamıyla değiştiğini hatırlıyorum. O gün, okulda sınıf arkadaşlarımla beraber sırada oturuyorduk. Ve ben sıradan kalktım ve teker teker herkesle konuşmaya başladım. Nasıl gidiyor, neler yapıyorsun… gibi şeyler soruyordum. Ve sınıftaki bir çocuk bana: “Hayatına anlam katmak ister misin?” gibi bir şey söyledi. Sonra bana “Kiliseye niçin gitmiyorsun? Kiliseye gitmen gerek!” dedi.
Ben de ona baktım ve şöyle dedim. “Tabi, tabi… Ben kiliseye gidiyorum ama Tanrı orada değil!” Sonra o bana dedi ki: “Belki de yanlış kiliseye gidiyorsundur!” Ve benim hayatım o geceden itibaren değişti. Düşünmeye başladım: “Belki de gerçekten yanlış kiliseye gitmişimdir! Belki gerçekten de yanlış yerdeydim!” Bu yüzden başka kiliseleri araştırmaya başladım ve farklı yerlere gittim. Sonunda çok muhafazakar olan bir kiliseye ulaştım. Bu kilise, içki içmeye, sigara içmeye, uyuşturucu kullanmaya ve tabiî ki kız ve erkek arasındaki buluşmalara dahi izin vermiyordu. Yani çok muhafazakar bir kiliseydi.
Annem gittiğim yolu beğenmedi çünkü o, Katolik bir kilise değildi. Ancak sonuçta Hıristiyanlardı ve ben yine Tanrı’ya hizmet edecek ve hayatıma güzel gelecek katacaktım diye olacak ki annem kararıma saygı gösterdi. Ve nihayet benim seçtiğim o Hıristiyan Üniversitesine gitmemi kabul etti. Benim için eğitim ücretimi ödedi ve oraya gitmeme izin verdi. Sonra İncil Kolejine gittim ve misyoner olmak için ders almaya başladım. Oraya gitmeden önce Dupage Koleji denilen yerel bir devlet kolejinde bazı kurslara katılmıştım. Orada Suriyeli bazı gençlerle karşılaştım ve kendi kendime düşündüm: “Bunlar çok iyi insanlar! Onlar Müslüman yerine, Hıristiyan olmalılar! Sonra onlardan biri bana sordu: “Sen bizden hep İncil okumamızı istiyorsun peki biz sana Kuran okumanı teklif etsek, bunu yapmak ister misin?”
“Dehşete düşmüştüm!”
Kuran okumaya pek niyetim yoktu ancak o bana: “Eğer benden Kuran’ı alırsan ben de senden Yeni Ahit’i alacağım” deyince biraz düşündüm ve bu fikri beğendim. Mutlu olmuştum. Ben Kuran’ı alacaktım o da İncil’i alacaktı. Beni “Evet, ona göz atmalıyım” diye bir düşünce kapladı. Ve bu benim bir İncil kolejindeyken Kuran’ı okuduğum ilk andı. Subhanallah! İlk defa Kuran okuyordum. Onu açtım ve direkt kendimi üçüncü cüzün Ali İmran suresini okurken buldum. İsa (a.s) hakkında ayetler okuyordum! Ve kendi kendime dedim: “Aman Tanrım! İsa’nın bu kitapta olduğu bilmiyordum!” Ve Meryem (a.s), Zekeriya (a.s), diğer tüm peygamber… Onların tarihlerini, kökenlerini ve Allah’ın bu kıssada onları nasıl bir araya getirdiğini okuyordum. Muhteşemdi! Harika bir kıssaydı! Ve ben dehşete düşmüştüm!
Şeyh, ama ben o gün, bugün asla yapmayacağım bir şey yaptım! Kuran’ı benden uzağa attım. Masaya fırlattım… Attım… Çünkü beni korkutmuştu. Çünkü ben o kısacık okumayla birden bire başka bir seçeneğimin daha olduğunu fark etmiştim. Ve okumaya devam ettim. Ta ki Kuran’daki bir ayete gelene kadar; Maide Suresi, 83. Ayet. bu ayette Allah, Hıristiyanlar hakkında konuşuyor. “Peygamber’e indirileni (Kur’an’ı) dinledikleri zaman hakkı tanımalarından dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün…” (Maide, 83) Ve şeyh, ben bu ayeti okuyorken gerçekten gözlerim yaşla dolup taşmıştı… Sonra ayet devam ediyor: “Ey Rabbimiz! Biz inandık. Artık bizi hakka şahitlik edenlerle beraber yaz” derler” (Maide, 83) Ve ben o gün Müslüman oldum.
Alternatif indirme ve izleme linki:
Burada 16:55 verilen ayet no yanlış Cuma 4 değil Maide 54.ayet